ERDAL SAĞLAM
Ekonomi yönetimi alınması gereken tüm kritik kararları seçim sonrasına öteledi. Yapılacak ek faiz artışı, kredi kartı kısıtlaması gibi, sıkı para politikası uygulamasını etkileyen önemli kararlar için toplantılar yapılıyor ama gereken önlemler belli ki seçim sonrasında alınacak.
Ekonomi yönetimi siyasi otoriteden gelen harcama artırıcı önlemlere artık ses çıkarmıyor. Ekonomi yönetimi alınacak önlemler için seçim sonrasına hazırlık yapıyor ama bu önlemleri şimdi kamuoyu önünde konuşmaktan da kaçınıyor. Bu arada seçim sonrasında yapılacak, elektrik doğalgaz gibi oldukça yüksek oranlarda yapılması gereken zamların da, şimdiden konuşulması istenmiyor.
Özetle; ekonomide alınması gereken, halkın satın alma gücünü iyice zorlaştıracağı bilinen, kararların hemen hepsi seçim sonrasına ötelenmiş durumda. Ekonomi yönetiminin hem biriken bu kararları Nisan ayından itibaren almaya hazırlanırken, hem de şimdi gündemde olmayan yapısal tedbirler ve reformlar için de sessiz sedasız hazırlık yapmaya çalıştığını biliyoruz.
Ekonomi yönetimi, daha doğrusu Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek seçim sorasında gereken kararların alınması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna etme konusunda umutlu görünüyor. Ancak seçim sonrasında çıkacak siyasi tablonun ne olacağı şimdiden bilinmediği için, Şimşek’in istediği önlemleri almakta ne kadar başarılı olacağına da şüpheyle bakılıyor. Bu tedirginliğin de etkisiyle, son aylarda Türkiye’ye gelen sıcak paranın azaldığı görülürken, bu da seçimlere gidilirken döviz rezervlerinde erimenin sürmesine neden oluyor.
FAİZDE EK ARTIŞ BEKLENİYOR
Yeni Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, geçen haftaki ilk enflasyon raporu açıklamasında yüzde 45’lik mevcut politika faizinin enflasyon hedefini gerçekleştirmek için yeterli olduğunu söyledi. Buna karşılık beklentilerin bozulması, görünümün olumsuza dönmesi halinde ek sıkılaştırma yani faiz artışlarını yapacaklarını, sık sık vurguladı. Bu nedenle piyasalarda, eski Başkana kıyasla daha şahin bir tutum takındığı algısı yarattı.
Bunun yanında piyasadaki fazla likiditenin çekilmesi, TL mevduat faizlerinin artması gerektiği konusunda da daha sıkı durulacağı, önlem alınacağı mesajını verdi. Bu konuda son yapılan zorunlu karşılık düzenlemesinden olumlu sonuç alınmaya başladığını söyledi. TL mevduat faizlerinin seçimlere kadar yükselmesinin siyasi olumsuzluk yaratmayacağı, aksine küçük tasarrufçuyu sevindireceği için siyasi otoritenin hoşuna gideceği biliniyor. Bu nedenle TL mevduat faizlerinin artması konusunda gerekirse ek önlemler alınmasında bir sıkıntı yaşanması beklenmiyor.
Ancak Merkez Bankası yönetimi de biliyor ki; seçimlere kadar ek faiz artışlarına gitmeseler bile, seçimden sonra ek faiz artışı yapılmak zorunda kalınacak. Çünkü mevcut faiz oranıyla 2024 yıl sonu için belirlenen yüzde 36’lık enflasyon hedefine inmek mümkün değil. Hatta hedefin hata payının en üst sınırı olan yüzde 42 oranına bile ulaşılamaz. O nedenle piyasalarda oluşan kanı da seçimlerden sonra bir ya da iki kez ek faiz artırım yapılmak zorunda kalınacağı yönünde.
Halbuki Şubat ayında bir ek faiz artışı yapılabilseydi, belki 2,5 puanlık ek artırımla yetirilebilecekti. Böyle bir karar, Merkez Bankası’na olan güvenin kazanılması ve enflasyon beklentilerinin düzeltilmesi adına büyük bir hareket olacaktı. Seçimler nedeniyle şimdiden bunun yapılamayacağı ortaya çıkarken seçim sonrasında yapılacak ek zam ihtiyacının 5 puana kadar çıkması gerekebilecek. Mayıs seçimlerinden sonra da faiz konusunda gereken büyük adımlar atılamadığı için, gerekenden daha yüksek bir faiz oranına çıkılmak zorunda kalınmıştı. Kısacası, zamanında ve yeteri dozda karar alınmaktan kaçınıldığında, sonunda çıkacak fatura daha da büyük oluyor. Bunun denendiği ve bilindiği ortada iken seçimler nedeniyle yine kararlarda geç kalınıyor.
BİRİKTİRİLEN ZAMLAR DA SEÇİMDEN SONRA
Enflasyon hedefinin tutabilmesi için, Merkez Bankası yönetimi talebin daha da kısılmasını, bu çerçevede tüketici kredileri ve kredi kartı kullanımlarının azalması gerektiği görüşünde. Son dönemde artan faizlere rağmen tüketicinin bu araçları kullanarak harcamalarını artırdığı görülüyor. İşte bu nedenle tedbir alınması gerektiğini açıkça söylüyorlar. Hatta gecen hafta bu konuda bir finansal istikrar komitesi toplantısı da yaptılar. Ancak belli ki alınması gerekten tedbirler konuşulurken, bunların hayata geçirilmesi için seçim sonrası beklenecek.
Bu arada seçim sonrasında, şimdiye kadar biriktirilen önemli zamların da yürürlüğe girmesi bekleniyor. Merkez Bankası Başkanı Karahan, bunların devreye girmesini öngördüklerini söyledi. Ancak bu zamlar gerektiği ölçüde tek seferde devreye sokulursa, yılın ikinci yarısında beklenen enflasyon düşüşünün gerçekleşmesi mümkün olamaz. O nedenle zamların parça parça, enflasyon etkisini, aylar itibariyle hesaplayarak devreye sokulmasının planlandığını öğreniyoruz. Yani başta elektrik ve doğalgaz zamları olmak üzere, yeni zamların zamana yayılarak yapılacağı tahmin ediliyor.
Bunlarla birlikte yine mevduat ve diğer yatırım araçlarındaki vergi muafiyetlerinin de seçim sonrasında kaldırılması bekleniyor. Bu şekilde vergi gelirlerinin artırılması, faiz artışlarına ek olarak mali disiplinin sıkılaştırılmasıyla enflasyonla mücadelenin güçlendirilmesi amaçlanıyor.
Geniş toplumsal kesimler açısından seçim sonrasında, birkaç yıl sürecek çok zor bir ekonomik süreç yaşanacak. Enflasyonla mücadele için gereken tüm tedbirlerin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından onaylanıp onaylanmayacağını şimdiden bilmiyoruz. Bununla birlikte alınacak tedbirlerin bu kez yine, sadece çalışan ve dar gelirli kesim üzerine mi yükleneceği de merak konusu.